çürük tahta çivi (mıh) tutmaz
|
çocukluğu tutmak
|
tencere tencereye yüzün kara demiş, çömlek utancından yere geçmiş
|
damarı tutmak
|
nefesi kesilmek (daralmak veya tutulmak)
|
tuttuğu dal elinde kalmak
|
tutunacak dalı olmak
|
ulu ağacın gürültüsü dal ile, mutlu evin yakışığı döl ile
|
defter tutmak
|
değirmi yurt tutmaya değirmi göt ister
|