(bir şeye) kulak (kulaklarını) tıkamak
|
(bir şeyin) davasını gütmek
|
(bir şeyin) kanını emmek
|
(bir şeyin) makarasını çözmek
|
(bir şeyin) sınırlarını (sınırını) zorlamak
|
(bir şeyin) yanından bile geçmemiş
|
(bir şeyin) zamanı geçmek
|
(bir yerin, bir şeyin) havasını teneffüs etmek
|
(biri ötekinin yanında) zemzemle yıkanmış olmak
|
(birine) ağzının payını (ölçüsünü) vermek
|