o kapı (mahalle) senin bu kapı (mahalle) benim
|
pilav yiyen kaşığını yanında (belinde) taşır
|
saka beygiri gibi
|
sen ben davası (kavgası)
|
şakakları ağarmak (beyazlanmak)
|
tencere dibin kara, seninki benden kara
|
züğürt bezirgan eski defterleri karıştırır
|
(birinin) yakasını bırakmamak
|
(elinden gelse, bıraksalar) bir kaşık suda boğmak
|
kanlı bıçaklı olmak
|