meramın elinden bir şey kurtulmaz
|
meydan (birine veya bir şeye) kalmamak
|
oynamasını bilmeyen kız yerim dar demiş; yerini genişletmişler (bollatmışlar), gerim (yenim) dar demiş
|
sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
|
sen bilirsin deyince (değirmende) kavga olmaz
|
şeytanın yattığı yeri bilmek
|
terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var
|
tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur
|
ucunda (bir şey) bulunmak
|
ürümesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir
|