doğruluk minarede kalmış onun da içi eğri
|
ulu ağacın gürültüsü dal ile, mutlu evin yakışığı döl ile
|
ulufe vermek (dağıtmak)
|
varsa (var mı) pulun herkes kulun; yoksa (yok mu) pulun dardır yolun
|
deve kuşuluk etmek
|
yenilir yutulur değil (olmamak)
|
el yarası onulur, dil yarası onulmaz
|
ulu sözü dinlemeyen, uluyakalır
|
güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz
|
duyulur duyulmaz
|