(birinin) parasını yemek
|
(birinin) sırtından (para) kazanmak
|
deveyi yardan uçuran bir tutam ottur
|
eskiye rağbet (itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı
|
ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi var
|
evlinin bir evi var, kiracının bin evi var
|
faturasını (birine) çıkarmak (ödetmek)
|
fukara tavuğu bir yumurtlar
|
gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz
|
gönüller bir olunca samanlık seyran olur
|