birinci elden kaynağa gitmek
|
elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz
|
ce demeye mi geldin
|
her telden çalmak
|
elden çıkarmak
|
elden çıkmak
|
geldik yüze, çıktık düze
|
testi kırılsa da kulpu elde kalır
|
eldeki yara, yarasıza duvar deliği
|
gitti de geldi
|