avurt satmak (avurt zavurt etmek)
|
avurtları çökmek (birbirine geçmek)
|
bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge)
|
eceli gelen (yaklaşan) köpek cami (mescit) duvarına (avlusuna) siyer (işer)
|
erkek sel, kadın (avrat) göl
|
ayağı (ayakları) suya ermek
|
ayağı gitmemek
|
ayağı ile gelmek
|
ayağı yerden kesilmek
|
ayağına düşmek
|