dünyaya yuf borusu öttürmek
|
ensesinde boza pişirmek
|
geçti Borun pazarı (sür eşeğini Niğdeye)
|
hevesi kursağında (boğazında veya içinde) kalmak
|
istifini bozmamak
|
kafası bozulmak
|
kediye bokun kimya demişler, üstünü örtmüş
|
kurda neden boynun (ensen) kalın demişler, işimi kendim görürüm de ondan demiş
|
kuşa kafes lazım, boruya nefes
|
meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş
|